MAÇ SONUÇLARI
BASKETBOLVOLEYBOL
KÖŞE YAZILARI / Dr Saruhan ÖZEL DenizBank Baş Ekonomistigeri >>
Sporcu Çocuklarımıza Nasıl Destek Olmalıyız?

Anne baba olarak çocuklarımıza bilinçli bir şekilde spor yaptırabilmek için büyük özverilerde bulunuyoruz. Antrenmanlarına ve maçlarına getirip götürüyor, masraflarını karşılıyor, doğru şekilde beslenmesine uğraşıyor, hastalansa ya da sakatlansa çocuğumuzdan büyük üzüntü yaşıyoruz. Benim çocukluğumda babam maça geldiğinde sevinirken bugün oğlumun antrenmanını kaçırmak zorunda kalırsam üzülüyorum. Bu özveri karşılığında da doğal olarak çocuklarımızın başarılı olmasını istiyoruz. Ama bazen bunun için yaptıklarımız aşırıya kaçabiliyor ve asıl amaçlara ulaşmayı engelleyebiliyor. Çocukların spor yaparak fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı bireyler olarak yetişmesini ve yetişkin dönemlerinde çok ihtiyaç duyacağı rekabetle ve zorluklarla mücadele etmeyi öğrenmesini zorlaştırıyor. Bir sporcu babası olarak engelleyemediğim, ama engellemem gereken, bir çok hatam var. İşte onlardan bazıları.

Çocuğumdan Benim Yapamadıklarımı Yapmasını İstiyorum

Bir çok anne ve baba gibi benim de geçmişte yaşadığım başarısızlıklar var. Uzun yıllar basketbol oynamama rağmen çok istediğim halde çeşitli sebeplerle “basketbolcu” olamadım. Yapamadıklarımı çocuğumun yapmasını isteyerek geçmiş başarısızlığımı/yetersizliğimi gidermek istiyorum ama bu çocuğuma büyük haksızlık. Ben olamadım diye o basketbolcu olmak zorunda değil. Çocuğum kendi isteği ile ve gerçekten seviyorsa spor yapmalı çünkü ancak o takdirde kendisini vererek spor yapabilecek ve başarılı olabilecek.

Çocuğumu Kendisiyle Değil Rakipleriyle Yarıştırıyorum

Oğlumu seyrederken sürekli takımındaki diğer arkadaşları ya da diğer takımlardaki rakipleriyle kıyaslıyorum. Onlardan daha üstün olmasına uğraşıyorum. Olmayınca kızıyorum. Halbuki sporun asıl amacı çocuğun “kendisi” ile yarışması. Sürekli kendisini geliştirmesi. Bana yetmeyebiliyor ama oğlum kendini geliştirdiği sürece, daha önce yapamadığını çalışıp yapabildiği sürece, son derece başarılı bir sporcu aslında.

Antrenörlük Yapıyor ve hatta Antrenörün de İşine Karışıyorum

Gayet doğal olarak, antrenmanda veya maçta benim için tek önemli şey kendi çocuğumun ne yaptığı. Halbuki antrenör tüm takımı düşünmek zorunda. Çocukların gelişimine özen gösterirken takımda adaleti sağlamak zorunda. Bunları yaparken kulübün geleceğini düşünerek maç kazanmak durumunda. Üstyapıya oyuncu yetiştirme sorumluluğu var. Sürekli kendi çocuğuna konsantre olan anne babaların istediklerini yerine getirip hepsini memnun etmeleri mümkün değil. Yaklaşık 4 yıllık, kısa ama yoğun sporcu veliliği sürecimde öğrendiğim en önemli mesaj, çocuğuma antrenörlük ya da hocalık yapamayacağım ve aynı zamanda yapmamam gerektiği. Veli olarak tek yapabileceğim, çocuğumun en doğru bir şekilde spor yapabileceği ortamı sağlamak. Benim saatlerce öğretmeye uğraştığım bir şeyi antrenörü (hem de benim öğretmeye çalıştığım şekilde) 10 dakikada öğretiveriyor. Acaba neden? Ve en büyük hatam da 3-5 sene basketbol oynadım diye hem bilfiil oynamış hem bu işin eğitimini almış hem de elinden bir sürü oyuncu geçmiş olup tecrübe kazanmış antrenörün işine karışıp antrenman ve maç taktikleri vermek ve çocuğumu nasıl eğiteceğini/oynatacağını ona öğretmeye çalışmak. Bunların hiç biri antrenörler tarafından hoş karşılanmadığı gibi şiddetine bağlı olarak çocuğuma olan ilgisinin azalması riskini de doğuruyor. Sonuç: Veli veliliğini, antrenör de antrenörlüğünü bilmeli.

Çocuğumu Değil Performansını Önemsiyorum

İşte yaptığım hataların belki en büyüğü. Başarısız bir hareket yaptığında çocuğuma kızıp bağırıyorum. Hatta kötü oynadığı bir maçtan hemen sonra acımasızca eleştirebiliyor ve hatta cezalandırma yoluna gidebiliyorum. Bu yaptığımın çocuğumun duygularını incitmekten ve onu şartsız/koşulsuz sevmediğimi düşünmesinden başka bir faydası yok. “Beceremezsem annem/babam bana kızacak” diyerek maça çıkan bir sporcunun başarılı olma şansı zaten yok. Başarılı sporcuların en önemli özelliği kendilerine güvenmeleri. Ama kendilerine güvenmeleri de ancak anne ve babalarının ona güvendiklerini bilirse (ve bunu görürse) mümkün.

Çocuğumun “Başarısız” Olmasına Katlanamıyorum

Başarılı sporcuların (kendine güvenle de alakalı olarak) bir başka önemli özelliği, başarı için risk alıp teşebbüste bulunmaları. Ne kadar teşebbüste bulunurlarsa da başarısızlık şansları artıyor. Ama bu tür başarısızlıklar aslında çocuklara neyi yanlış yaptıklarını gösteriyor. Dönem dönem başarısız olsun ki ders çıkarsın. Yeteri kadar düşmeden yürüyebilen çocuk yok ki. Başarısız bir şut bir sonraki şutun daha doğru atılıp sayı olmasını sağlayabiliyor. Bugünkü iş hayatımda bunun ne kadar önemli olduğunu bildiğim halde çocuğumun başarısızlıklarına kızma hatasını sıkça yapıyorum.

Hatta çocuklarımdan biri karakteri gereği başarısızlığa katlanamıyor ve belki de bu benim hırslı yaklaşımımdan da kaynaklanıyor. Böyle durumlarda çocukları özellikle başarısız olabileceği bir ortama sokup başarısızlığın da sporun bir parçası olduğunu ve kabullenilmesi gerektiğini göstermek ve bu başarısızlığı düzelterek kendilerini geliştirmeye zorlamak olduğuna inanıyorum.

Çocuğum Başarının “Kazanmak Ya da Kaybetmek” Olduğunu Düşünüyor

Kaybettiği zaman kızdığım gibi kazandığı zaman da çok seviniyorum ve çocuğum da haliyle kazanmayı ya da kaybetmeyi önemsiyor. Halbuki önemli olan elinden geleni yapıyor olması ve/veya potansiyeline uygun bir performans göstermesi. Sadece sayı atıp tribünleri coşturması değil, savunma yapıp arkadaşlarına destek vermesi, takım oyuncusu olması.

Sporun Aynı Zamanda Oyun Olduğunu Unutuyorum

Hırslı bir veli olduğum için sporu da bir amel olarak görme meyilim var. Halbuki özellikle çocuk sporcular için spor amel değil. Arkadaşlarıyla bir araya gelip eğlendiği, iyi vakit geçirdiği, bir şeyler paylaştığı bir oyun. Neden antrenörü benden daha iyi öğretebiliyor çünkü oyun oynatarak öğretiyor. Bense ders vererek, zorlayarak kızdırıp sinirlendirerek öğretmeye çalışıyorum. Ben günlerce diş fırçalatamazken anaokulunda nasıl oyun oynayarak diş fırçalamayı öğrendiğini unutuyorum. Eğer çocuğumuz spor yaparken eğlenmiyorsa veli olarak dikkat etmemiz gerekir. Çocuğumuz o spora uzun süre devam etmez. Eğlenmesini engelleyen faktörleri (antrenör korkusu, takım arkadaşı ile kavga, ya da belki tribündeki velinin baskısı) bulup ortadan kaldırmak gerekir.

Başarının Tehditle Gelebileceğini Zannediyorum

Bazen kendimi kaybediyor ve beğenmediğim bir performans sonrasında çocuğumu bir daha antrenmana götürmemek, spor aktivitesini bitirmek gibi tehditlerle korkutmaya çalışıyorum. Bilimsel çalışmalar bazen tehditle sonuç alınabildiğini gösterse de bu ancak kısa vadeli olup istikrar kazanamıyor ve tehditler süreklilik kazandığında çocukta uzun vadeli psikolojik sorunlara da yol açabiliyor. Belki benim çocuğuma özel olabilir ama tehdit yerine “eminim ki bunu daha iyi yapabilirsin, hadi göster kendini aslanım benim” şeklinde telkinler yaptığımda ve “kendisini geliştirmeye dayalı” bir teşvik (ödül) sistemi uyguladığımda kalıcı sonuçlar almam daha kolay oluyor.

Görüldüğü üzere sporcu velisi olmak zor. Bu kadar özveri içinde geniş düşünememek ve yukarda bahsettiğim hataları yapmak kolay. Ama maalesef çoğu zaman çocukların sportif başarılarını kendileri değil velilerin bu tür hataları belirliyor.

Dr Saruhan ÖZEL
DenizBank Baş Ekonomisti

Dr Saruhan ÖZEL DenizBank Baş Ekonomisti
21/08/2013
Teşvikiye de Bu Hafta
17 KASIM 2023 CUMA
Voleybol Yıldız B Takım
Rakip: Kuzey ışıkları
Bahçelievler spor salonu 
Servis: 16:00 Resneli
 
17 KASIM 2023 CUMA
Voleybol Yıldız A Takım
Rakip: Merve Dalbeler
Bahçelievler spor salonu 
Servis: 17:15 Resneli
 
19 KASIM 2023 PAZAR
Voleybol MİDİ Takım
Rakip: Robert B 
Sarıyer Spor Salonu 
Servis: 15:00 Resneli

22 KASIM 2023 ÇARŞAMBA 
Voleybol GENÇ Takım
Rakip: Robert
Sarıyer Spor Salonu
Servis: 18:00 Resneli
 
Bizi Takip Edin
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Teşvikiye Spor Kulübü
design